2 Haziran 2012 Cumartesi

Yaratım Dilemması: Tanrı mı İnsan mı?



  İnsanlık tarihinin en büyük paradokslarından birisi ‘’Tanrı ve insan arasındaki ilişki’’dir. Ve bu paradoks şu soruyla şekillenir: Tanrı mı insanı yaratmıştır yoksa insan mı Tanrı’yı? Ya da Nietzsche’nin sorduğu biçimiyle: Tanrı mı insanın tek hatasıdır, insan mı Tanrı’nın tek yanlışı? Bu soruya çeşitli filozoflarca çeşitli şeyler söylenmiştir. Örneğin Descartes; İnsanın Tanrı’nın yaratımı olduğunu velev ki ‘’Tanrı ide’’sinin insan zihninde doğuştan var olduğunu söylemiştir. Bu temelsiz sav her ne kadar sayfalarca çürütülmeye lâyıksa da bu çürütme şu aşamada bizi konunun orijininden alıkoyabilir. Ben asıl soruyu; yani Tanrı ve insanın yaratım ilişkisini birkaç ana başlıkta incelemek ve tartışmak istiyorum. Ve elbette ki bu tartışma bizi bulunduğumuz yerden daha ileriye ya da geriye götürmeyecektir, zirâ başta da belirtildiği üzere bu  paradoksal bir hâldir.

Mükemmel Bir Varlığın Yaratmasının Absürdlüğü

    Varsayalım ki; biz bu soruya ‘’Tanrı insanı yaratmıştır’’ diye cevap verdik. Bu cevabın temelsizliği bir tarafa cümle kendi içerisinde çelişkiler taşır. Şöyle ki; Tanrı -en azından semavi din tasavvurlarına göre -mükemmel bir varlıktır. Mükemmel bir  varlık her şeyi bilen bir varlık mânâsına gelir. Tanrı ezelden beri var ise onun bilgisi de ezelden beri vardır. Ve bu ön kabullere binaen yaratma kavramı üzerine şöyle bir sorun ortaya konulabilir:


    Tanrı'nın bir şey yaratabilmesi için, bilgisinde bir deşişiklik olması gerekir. Ezelden beri bildiği bilgide bir değişiklik yoksa, ezelden beri yaptığı (ya da yapmadığı) şeyde de bir değişiklik olmaması gerekir. Ama bir noktada Tanrı yaratmıştır.Yani bir değişikliğe gitmiştir.Mükemmel bir Tanrı’nın yeni bilgi edinmesi  ve bu bilgi değişikliğinin onu yaratmaya sevketmesi gerçekten de acayiptir. Yani mükemmel bir varlığın ‘’yaratması’’ absürttür, irrasyoneldir.

Antropomorfik Tanrı

   Varsayalım ki soruya ‘’İnsan Tanrı’yı yaratmıştır’’ diye cevap verdik. Bu cevabı temellendirmek için birçok argüman sunulabilir. Fakat ben bu argümanlardan yalnızca birkaçını inceleyeceğim. İlk argümanım ‘’Antropomorfik Tanrı’’  argümanı. Yine semavi dinlerdeki Tanrı tasavvuruna bakıldığında, gerek kutsal kitaplarda gerekse dini öğretilerde Tanrı kurgulanırken, ona yer yer insansal nitelikler yüklendiğini görürüz. İslam dininde Esma-ül Hüsna başlığı altında Allah’ın 99 ismi, 99 sıfatı vurgulanır. Bu sıfatlar insansal niteliklerin başına ‘’en’’ ya  da ‘’ sonsuz’’ eklenerek oluşturulmuş sıfatlardır. En bilgili, en affedici,  sonsuz güçlü, sonsuz merhametli, sonsuz adil, kahredici vesaire. Bu nitelikler insana has niteliklerdir. Ve insanlar bir Tanrı kurgularken ‘’insan’’ın Tanrının ruhundan bir parça olduğu düşünülerek insan ruhunun genişletilmiş sonsuzlaştırılmış hâli olarak onu gösterirler. Bazı kutsal kitaplarda; örneğin Tevrat’ta Tanrı öfkelenen bir varlıktır. Nuh tufanı Tanrı’nın insanlara öfkelenmesiyle onlara yolladığı bir felakettir. Kuran’da ise Tanrı sık sık yemin eder, ant içer. Bu da Tanrı’nın kendisini kabul ettirme çabası olarak yorumlanabilir. Ve İslam dinine göre bir hadiste Tanrı şöyle der: Ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim. Bilinmek istemek, görünmek istemek yine insana has bir niteliktir. Bir söz şöyle der: ‘’Eğer üçgenlerin bir Tanrısı olsaydı, muhtemelen üç kenarı olurdu.’’ İnsanların Tanrısı da doğal olarak insansal nitelikler taşıyacaktır. Bu argüman bize şunu söylüyor: Tanrı insan yaratımıdır, bu yüzden insansal nitelikler taşır.

Nietzsche: Tanrı Öldü!

    Nietzsche’nin ünlü sözü bize ne anlatmak istiyor olabilir? Bana göre tam da benim anlatmak istediğim şeyi. Yani insanlar tarafından yaratılmış, üretilmiş ve yine insanlar tarafından yaratıldığı unutularak insanların dışında bir yere oturtulmuş, yüceleştirilmiş, insanların ahlakını temellendirmekle görevlendirilmiş, içi insanlar tarafından doldurulup aynı zamanda yine gün geçtikçe insanlar tarafından boşaltılmış ve tutarsızlaştırılmış, bir boşluğun dolduruluşu olarak, bir gedikliğin tamamlanışı olarak, bir yokluğun varsayılışı olarak Tanrı ve yine insanlar tarafından var edilmiş bir Tanrı’nın, değerlerin yeniden değerlendirilebilmesi için,  üst insanın yolunun açılabilmesi için, insanın kendisini aşabilmesi için yok edilmiş bir Tanrı.

Bir İhtiyaç Olarak Tanrı

Nietzsche, “Tanrı öldü!” dediği zaman ona inananları büyük bir telaş sardı: “Şimdi kimin önünde eğileceğiz?” İnsanlar için Tanrı bir gereksinimdir. Bu sayede ne yok olmayı düşünmek zorunda kalırlar ne de var oluşun saçmalığı onlar için bir sorun teşkil eder. İşte tam da bu yüzden Voltaire, “Tanrı yoksa bile onu var etmeliyiz.” der; çünkü insanlar bir Tanrı’ya inanmadan yaşamlarını idame ettiremezler. Öte yandan Tanrı, insanlar için bir ahlak bekçisidir. İnsanlar ahlaklı olmak için bir Tanrı’ya gereksinir. Çünkü Tanrı yoksa ahlaklı olmak için hiçbir nedenimiz kalmaz. Her ne kadar Kant’ın ‘’ahlak yasası’’ teorikte işe yarar gibiyse de pratikte pek işe yaramaz gibi gözüküyor. İnsanlar varolmak için ve ahlaklı olmak için bir Tanrı’ya gereksiniyorsa, bu varoluşun yararlılığından, bu ahlakın ahlaki değerinden şüphe etmemiz olağandır. Bu yüzden Voltaire’in sözünü Bakunin’in  çevirdiği şekliyle ortaya koymalıyız: Eğer gerçekten bir Tanrı varsa bile, bir yolunu bulup onu yok etmeliyiz!





Bir Hikaye

Olay aynen şöyle gelişti. Tanrı evreni ve insanı yarattı. İnsan ilk başta her şeyi biliyorken zaman içinde dünyaya bağlanıp Tanrıyı unuttu. Tanrı yok olduğunda insan bir boşluğa düşüp Tanrıyı yarattı. İnsan Tanrıya ihtiyacı olmadığını anlayıp her şeyi bilimle çözdü. Buna sinirlenen Tanrı insana vahyetti: Akıllı ol! İnsan korktu ve eskisinden daha sıkı bağlandı Tanrıya. Sonra baktı ki Tanrının bilimden haberi yok Tanrıya bilimi öğretti. Rasyonel bir Tanrı, daha güzel ne olabilirdi ki.

Paradoks

Ve 'tanrı' Tanrı'yı yarattı, ve Tanrı 'tanrı'yı daha sonra
Ve yaşam Tanrı'yı yarattı, ve Tanrı yaşamı daha sonra
Ve ölüm Tanrı'yı yarattı ve Tanrı ölümü daha sonra
Ve 'tanrı' Tanrı'yı öldürdü ve Tanrı 'tanrı'yı daha sonra

Ve Tanrı 'tanrı'ya kul oldu
Ama 'tanrı' Tanrı'ya daha sonra
Ve 'tanrı' Tanrı'yı serbest bıraktı
Ama Tanrı 'tanrı'yı hapsetti daha sonra
Ve 'tanrı' Tanrı'yı öldürdü
Ama küllerinden diriltti daha sonra

Ve Tanrı 'tanrı'yı öldürdü, Tanrı 'tanrı'yı daha sonra.

Ozan Kıratlı

Hamza Celalettin OKUMUŞ