İnsanlık tarihinin
en büyük paradokslarından birisi ‘’Tanrı ve insan arasındaki ilişki’’dir. Ve bu
paradoks şu soruyla şekillenir: Tanrı mı insanı yaratmıştır yoksa insan mı
Tanrı’yı? Ya da Nietzsche’nin sorduğu biçimiyle: Tanrı mı insanın tek
hatasıdır, insan mı Tanrı’nın tek yanlışı? Bu soruya çeşitli filozoflarca
çeşitli şeyler söylenmiştir. Örneğin Descartes; İnsanın Tanrı’nın yaratımı
olduğunu velev ki ‘’Tanrı ide’’sinin insan zihninde doğuştan var olduğunu
söylemiştir. Bu temelsiz sav her ne kadar sayfalarca çürütülmeye lâyıksa da bu
çürütme şu aşamada bizi konunun orijininden alıkoyabilir. Ben asıl soruyu; yani
Tanrı ve insanın yaratım ilişkisini birkaç ana başlıkta incelemek ve tartışmak
istiyorum. Ve elbette ki bu tartışma bizi bulunduğumuz yerden daha ileriye ya
da geriye götürmeyecektir, zirâ başta da belirtildiği üzere bu paradoksal bir hâldir.
Mükemmel Bir Varlığın
Yaratmasının Absürdlüğü
Varsayalım ki; biz
bu soruya ‘’Tanrı insanı yaratmıştır’’ diye cevap verdik. Bu cevabın
temelsizliği bir tarafa cümle kendi içerisinde çelişkiler taşır. Şöyle ki;
Tanrı -en azından semavi din tasavvurlarına göre -mükemmel bir varlıktır.
Mükemmel bir varlık her şeyi bilen bir
varlık mânâsına gelir. Tanrı ezelden beri var ise onun bilgisi de ezelden beri
vardır. Ve bu ön kabullere binaen yaratma kavramı üzerine şöyle bir sorun
ortaya konulabilir:
Tanrı'nın bir şey yaratabilmesi için, bilgisinde bir deşişiklik olması gerekir. Ezelden beri bildiği bilgide bir değişiklik yoksa, ezelden beri yaptığı (ya da yapmadığı) şeyde de bir değişiklik olmaması gerekir. Ama bir noktada Tanrı yaratmıştır.Yani bir değişikliğe gitmiştir.Mükemmel bir Tanrı’nın yeni bilgi edinmesi ve bu bilgi değişikliğinin onu yaratmaya sevketmesi gerçekten de acayiptir. Yani mükemmel bir varlığın ‘’yaratması’’ absürttür, irrasyoneldir.
Antropomorfik Tanrı
Varsayalım ki soruya ‘’İnsan Tanrı’yı
yaratmıştır’’ diye cevap verdik. Bu cevabı temellendirmek için birçok argüman
sunulabilir. Fakat ben bu argümanlardan yalnızca birkaçını inceleyeceğim. İlk
argümanım ‘’Antropomorfik Tanrı’’
argümanı. Yine semavi dinlerdeki Tanrı tasavvuruna bakıldığında, gerek
kutsal kitaplarda gerekse dini öğretilerde Tanrı kurgulanırken, ona yer yer
insansal nitelikler yüklendiğini görürüz. İslam dininde Esma-ül Hüsna başlığı
altında Allah’ın 99 ismi, 99 sıfatı vurgulanır. Bu sıfatlar insansal
niteliklerin başına ‘’en’’ ya da ‘’
sonsuz’’ eklenerek oluşturulmuş sıfatlardır. En bilgili, en affedici, sonsuz güçlü, sonsuz merhametli, sonsuz adil,
kahredici vesaire. Bu nitelikler insana has niteliklerdir. Ve insanlar bir
Tanrı kurgularken ‘’insan’’ın Tanrının ruhundan bir parça olduğu düşünülerek
insan ruhunun genişletilmiş sonsuzlaştırılmış hâli olarak onu gösterirler. Bazı
kutsal kitaplarda; örneğin Tevrat’ta Tanrı öfkelenen bir varlıktır. Nuh tufanı
Tanrı’nın insanlara öfkelenmesiyle onlara yolladığı bir felakettir. Kuran’da ise
Tanrı sık sık yemin eder, ant içer. Bu da Tanrı’nın kendisini kabul ettirme
çabası olarak yorumlanabilir. Ve İslam dinine göre bir hadiste Tanrı şöyle der:
Ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim. Bilinmek istemek, görünmek istemek
yine insana has bir niteliktir. Bir söz şöyle der: ‘’Eğer üçgenlerin bir
Tanrısı olsaydı, muhtemelen üç kenarı olurdu.’’ İnsanların Tanrısı da doğal
olarak insansal nitelikler taşıyacaktır. Bu argüman bize şunu söylüyor: Tanrı
insan yaratımıdır, bu yüzden insansal nitelikler taşır.
Nietzsche: Tanrı
Öldü!
Nietzsche’nin ünlü
sözü bize ne anlatmak istiyor olabilir? Bana göre tam da benim anlatmak
istediğim şeyi. Yani insanlar tarafından yaratılmış, üretilmiş ve yine insanlar
tarafından yaratıldığı unutularak insanların dışında bir yere oturtulmuş,
yüceleştirilmiş, insanların ahlakını temellendirmekle görevlendirilmiş, içi
insanlar tarafından doldurulup aynı zamanda yine gün geçtikçe insanlar
tarafından boşaltılmış ve tutarsızlaştırılmış, bir boşluğun dolduruluşu olarak,
bir gedikliğin tamamlanışı olarak, bir yokluğun varsayılışı olarak Tanrı ve
yine insanlar tarafından var edilmiş bir Tanrı’nın, değerlerin yeniden
değerlendirilebilmesi için, üst insanın
yolunun açılabilmesi için, insanın kendisini aşabilmesi için yok edilmiş bir
Tanrı.
Bir İhtiyaç Olarak
Tanrı
Nietzsche, “Tanrı öldü!” dediği zaman ona inananları büyük
bir telaş sardı: “Şimdi kimin önünde eğileceğiz?” İnsanlar için Tanrı bir
gereksinimdir. Bu sayede ne yok olmayı düşünmek zorunda kalırlar ne de var
oluşun saçmalığı onlar için bir sorun teşkil eder. İşte tam da bu yüzden
Voltaire, “Tanrı yoksa bile onu var etmeliyiz.” der; çünkü insanlar bir
Tanrı’ya inanmadan yaşamlarını idame ettiremezler. Öte yandan Tanrı, insanlar
için bir ahlak bekçisidir. İnsanlar ahlaklı olmak için bir Tanrı’ya gereksinir.
Çünkü Tanrı yoksa ahlaklı olmak için hiçbir nedenimiz kalmaz. Her ne kadar
Kant’ın ‘’ahlak yasası’’ teorikte işe yarar gibiyse de pratikte pek işe yaramaz
gibi gözüküyor. İnsanlar varolmak için ve ahlaklı olmak için bir Tanrı’ya
gereksiniyorsa, bu varoluşun yararlılığından, bu ahlakın ahlaki değerinden
şüphe etmemiz olağandır. Bu yüzden Voltaire’in sözünü Bakunin’in çevirdiği şekliyle ortaya koymalıyız: Eğer
gerçekten bir Tanrı varsa bile, bir yolunu bulup onu yok etmeliyiz!
Bir Hikaye
Olay aynen şöyle gelişti. Tanrı evreni ve insanı yarattı.
İnsan ilk başta her şeyi biliyorken zaman içinde dünyaya bağlanıp Tanrıyı
unuttu. Tanrı yok olduğunda insan bir boşluğa düşüp Tanrıyı yarattı. İnsan
Tanrıya ihtiyacı olmadığını anlayıp her şeyi bilimle çözdü. Buna sinirlenen
Tanrı insana vahyetti: Akıllı ol! İnsan korktu ve eskisinden daha sıkı bağlandı
Tanrıya. Sonra baktı ki Tanrının bilimden haberi yok Tanrıya bilimi öğretti.
Rasyonel bir Tanrı, daha güzel ne olabilirdi ki.
Paradoks
Ve 'tanrı' Tanrı'yı yarattı, ve Tanrı 'tanrı'yı daha sonra
Ve yaşam Tanrı'yı yarattı, ve Tanrı yaşamı daha sonra
Ve ölüm Tanrı'yı yarattı ve Tanrı ölümü daha sonra
Ve 'tanrı' Tanrı'yı öldürdü ve Tanrı 'tanrı'yı daha sonra
Ve Tanrı 'tanrı'ya kul oldu
Ama 'tanrı' Tanrı'ya daha sonra
Ve 'tanrı' Tanrı'yı serbest bıraktı
Ama Tanrı 'tanrı'yı hapsetti daha sonra
Ve 'tanrı' Tanrı'yı öldürdü
Ama küllerinden diriltti daha sonra
Ve Tanrı 'tanrı'yı öldürdü, Tanrı 'tanrı'yı daha sonra.
Ve yaşam Tanrı'yı yarattı, ve Tanrı yaşamı daha sonra
Ve ölüm Tanrı'yı yarattı ve Tanrı ölümü daha sonra
Ve 'tanrı' Tanrı'yı öldürdü ve Tanrı 'tanrı'yı daha sonra
Ve Tanrı 'tanrı'ya kul oldu
Ama 'tanrı' Tanrı'ya daha sonra
Ve 'tanrı' Tanrı'yı serbest bıraktı
Ama Tanrı 'tanrı'yı hapsetti daha sonra
Ve 'tanrı' Tanrı'yı öldürdü
Ama küllerinden diriltti daha sonra
Ve Tanrı 'tanrı'yı öldürdü, Tanrı 'tanrı'yı daha sonra.
Ozan Kıratlı
Hamza Celalettin OKUMUŞ